“İnsan dünyayı yense, kendini yenmedikçe, hepsi boşmuş.”
Tasavvuf ehli Kur’ânı Kerîm’in kılavuzluğunda nefsi, 7 mertebe
(basamak) olarak tespit etmişlerdir.
1) Emmâre nefs,
2) Levvâme nefs,
3) Mülhime Nefs,
4) Mûtmainne Nefs,
5) Râzıyye Nefs,
6) Merdiyye Nefs ve
7) Kâmile Nefs.
Her benlik; kendi gözlemini çok tarafsız bir şekilde ve sükûnetle yapabilmesi için, nefs mertebelerini ve nefsin sıfatlarını dikkatle ve düşüne düşüne okumalıdır. Acaba hangi sıfatların sahibiyiz ve kaçıncı basamakta bulunmaktayız? Yapılan doğru bir gözlem neticesinde
nefsin sahip olduğu sıfatlar; en alt ile bir üst sırada bulunanı olduğu gibi, iki-üç sıraya kadar da yayılanı olabilmektedir. En alt sırada bulunanlar, hiç vakit kaybetmeden Yüce Yaratıcı’sına sığınmalı ve tövbe etmelidir. Nefs sıfatları birkaç basamağa yayılmış olan benlikler, daha da yücelebileceklerinin işaretini almış olurlar. Hemen alt basamaktaki nefs sıfatına cihat açmalı, onunla savaşa girmelidir. Nefsin Terbiyesi son bölümümüzde detayları ile açıklanmıştır. Üst basamaklarda bulunan cennet ehli kullara ne mutlu. Onlar, bu Dünyada iken mutluluğa ve kurtuluşa kavuşmuşlardır.
Cenâbı Allah’a hamd ve şükürler olsun, bizleri de iman ve
hidayet nimetlerinden yoksun bırakmasın!
1) EMMÂRE NEFS
12/53: …Nefs kötülüğü şiddetle emreder…
47/12: …Kâfir olanlar; zevk edip eğlenmeye bakarlar, hayvanların yediği gibi yer içerler. Onların varacakları yer ateştir.
Emmâre Nefs, kötülük emreden nefs demektir. Nefsin en aşağıda ki mertebesidir. O insan bedeninin istek ve arzularına dönük, zevk ve şehveti tanrı edinen kötü bir yaşam tarzını seçmiştir. İnsanların büyük bir bölümü bu haldedir. Yusûf 12/103: ” Sen (Hz. Muhammed) ne kadar şiddetle arzulasan da, yine insanların çoğu iman edici değillerdir. “ Dış görünümü olarak insandır, ancak yaşadığı hayat itibariyle hayvanlar gibidir, hatta ondan da aşağı ve daha vahşidir.
Emmâre Nefs’in sıfatları; şirk, zulüm, küfür, yalancılık, şehetperestlik,
nefs arzusunu tanrı edinme, alaycılık, kibir, cimrilik, kıskançlık, ihanet, öfke v.s.dir. Bu özelliklerin bir kaçı veya birine dahi sahip olan bir kimse, Emmâre Nefs sahibidir. Şirk ehlinin, zalimlerin, kâfirlerin, iki yüzlülerin, bozguncuların, günahkârların diğer bir deyişle Firavûn ve şeytanın nefsidir. Bunların imanları hiç yoktur, bilgisizlik içinde yüzerler, kötülüğe ve fenalığa koşar, ancak hayırlara ve hakikate de karşı çıkarlar. Egoizmlerinin gereği benlik duygusu nefslerine hakimdir. Evrenin mülk ve saltanatı sanki onlarınmış gibi, en çok kullandığı kelime ben sözcüğü olmaktadır. Örneğin; ben gittim, ben yaptım, ben şöyleyim gibi. İslâm bilginleri, Peygamber Efendimizin hiç sevmediği kelimenin de ” Ben ” olduğunda birleşmişlerdir.
Emmâre Nefs sahipleri; birazcık nimet için hırs ve öfkelerini yenemediklerinden, birbirlerini parçalayabilirler ve katledebilirler. Şeytan, kendilerinin dostu olmuş, nefislerinde istediği gibi cirit oynamış, şüphe ve kuruntu ile onları azgınlaştırmıştır. Hırsızlık, iftira, yalancılık, içki, kumar, zina, cinsi sapıklık ve dedikoduyu adet haline getirmişlerdir. İmanları olmadığından zerre kadar da Allah’tan korkmazlar. Dünyanın geçici nimetlerini ve nefs arzularını tanrılaştırmışlardır.
Emmâre Nefs’ten kurtulmak mümkün müdür?
Nefsin en büyük özelliği seyyal ve değişken oluşudur. Bilgisizlik, nefsin kötü sıfatları ve şeytanın kuruntularından dolayı kötülüğe de, içindeki ilâhî unsur olan ruh ve melekî kuvvetler nedeniyle iyiliğe de kayabilir. Eğer o nefsin işlediği büyük günahlar neticesi paslanan kalbi, Cenâbı Allah tarafından mühürlenmemiş ise, kendisinde ümit ışığı var demektir. Genellikle Emmare Nefs sahiplerine tövbe etmek nasip olmaz. Ancak çok seyrek olsa da samimiyet ve ciddiyetle işlediği kötülüklere pişmanlık duyar ve tövbe ederek Yüce Yaratıcı’sına sığınırsa, şefaat ve affa erişebilir. Çünkü Zümer 39/59 da şöyle buyrulmuştur:
” … Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin! Muhakkak ki
Allah bütün günahları bağışlar. “
2) LEVVÂME NEFS
75/2: Kendini sürekli kınayan (ayıplayan) nefse yemin
ederim ki!
Levvâme Nefs; kendini kınayan, ayıplayan nefs demektir. Gaflet uykusundan uyanarak gerçekleri fark eden, işlediği günahlardan dolayı pişmanlık duyan ve tövbe etmeye başlayan nefsin durumudur. Emmâre Nefs’teki sıfatlar, Levvâme Nefs’te de mevcuttur, ancak bu
halin farkındadır. Bazen ruh ve melekî kuvvetleri hissederek Yüce Yaratıcı’sına sığınıp ibadet eder ve böylece doğru yola girer, bazen de Emmâre Nefs’in etkisin de kalarak isyan eder, günah işler. Sonunda da pişmanlık duyarak tövbe eder. Peygamber Efendimizin:
” Hemen o anda tövbe eden, hiç günah işlememiş gibidir. “ sözünün
sırrına vakıftırlar.
İslâm bilginlerince; Levvâme Nefs sahibi olanlar, Emmâre Nefs’deki insanların yaklaşık yarısı kadardır. İlimleri azdır yani Kur’ân ayetlerinin derinliğine inememişler, ancak yüzeysel bilgiye
sahip olmuşlardır. Şeytan; kuruntusuna devam etmekte, fakat tam olarak hakimiyet kuramamaktadır. Levvâme Nefs sahipleri, geçici Dünya nimetlerini ön planda tutan bir yaşam tarzı sürdürmeye devam ederler. Yalancılık, şehvetperestlik, alaycılık, kibir, cimrilik, kıskançlık, ihanet, öfke gibi kötü sıfatlardan kurtulma olmamıştır. Bunlar kendi nefisleri için ibadet yaparlar. İbadetleri; cennetteki huri kızları gılman (delikanlı) ları da içeren zevk ve sefa dolu yaşam çekiciliği ile cehennem korkularından kaynaklanır. Oysa ibadet; insanlara hayat
gibi türlü nimetler veren, kendisini halife tayin eden, güzelliğin ve iyiliğin kaynağı Yüce Yaratıcı’ya O’nun sevgisi ve hoşnutluğu için yapıldığının sırrına erişememişlerdir. Ölümsüz Şair Yûnus Emre’nin dediği gibi: ” Cennet cennet dedikleri, bir ev ile huri, isteyene vergil anı, bana Seni gerek Seni.”
Levvâme Nefs’in sıfatlarından kurtulmanın yolu, nefs mücadelesi ve arınmasıdır. Bu da önce Cenâbı Hakk’a sığınıp tövbe etmek suretiyle başlar, emir ve yasaklara uymakla devam eder.
3) MÜLHİME NEFS
91/7-10: Nefsi ve insanı düzgün bir biçimde şekillendirdi.
Sonra ona kötülük ve takvayı İLHAM etti. Benliğini temizleyip
arındıran gerçekten kurtulmuştur. Onu kirletip örtense kayba
uğramıştır.
Mülhime Nefs, ilham alan nefs demektir. İlham ise Allah tarafından kalbe gelen mana, sezgi, doğuş demektir. Tasavvuf ehline göre Mülhime Nefs’in sıfatları; ilim, doğruluk, tevazu, gayret, cömertlik, sabır ve şükür‘dür. Bu sıfatları her kim toplamış ise, mülhime nefs basamağına yükselen benlik,ihsan ve yardım almaya hak kazanarak ilham almaya başlar. Bakara 2/216: ” … Allah bilir siz bilmezsiniz… ” ayetinin de belirttiği gibi neyin kötü, neyin de iyi yani takva olduğunu, Cenâbı Hakk kullarına ilham ile hissettirmektedir.
Yüce Yaratıcı, nefsin iyiliğe yönelmesinden sonra ilhamı da melekleri
vasıtasıyla yapmaktadır. Fussilet 41/30-31:
” Muhakkak ki (Rabbimiz Allah’tır) deyip, sonra doğrulukta devam edenler
üzerine melekler sürekli inerek şöyle derler : Korkmayın, üzülmeyin de size vaat olunan
cennete sevinin. Biz sizin hem Dünyada ve hem de ahirette dostlarınızız… “ Böylece kulun, ilham almak suretiyle imanı ve ilmi yavaş yavaş artar ve iyi özellik ve sıfatlarla donanmaya başlar.
İçten alınan bilgi, kulaktan duymaktan daha sıhhatlidir. Peygamber Efendimiz bir hadisinde şöyle buyurmuştur : ” Fetvacılar sana fetva verselerde, sen bir de kalbine danış. ”
Cenâbı Hakk bu nefse erişenlere ilim ihsan etmiştir. Bu mertebe mü’minlerden alim olanların nefsidir. Mülhime Nefs sahiplerinde ilim ve doğruluk gibi özellikler olmakla beraber; amellerinde ve ibadetlerinde ihlâs yani içten gelen bir sevgi ve bağlılık tam teşekkül etmemiştir. Bu bakımdan bu mertebe; ayakların kaydığı yerdir, geri dönerek Levvâme Nefse de düşebilir. Azab ve kurtuluşun tam sınırında yer almıştır.
Rabbimize hamd olsun. Bizlere imanımızın artmasını nasip
etsin!
4) MUTMAÎN NEFS
89/27: Ey emin ve mutmaîn olan nefs!
89/30: Gir Cennetime.
Mutmaînne Nefs; içi rahat, şüpheleri kalmamış, hakikatı anlayarak tatmine ulaşmış nefs demektir. Yüce Yaratıcı’sından aldığı ilhamlar neticesi ilâhî ışıkla aydınlanmış; Emmâre Nefs’in sıfatları olan şirk, zulüm, küfür, yalancılık, şehvetperestlik, nefs arzusunu tanrı edinme, alaycılık, kibir, cimrilik, hasedkıskançlık, ihanet, öfke gibi kötü sıfatları tamamiyle terk etmiş, imanı yücelmiş ve takva ahlâkı olan ilâhî özelliklere bürünmüştür. Fetih 48/4: ” Allah, imanlarına iman katsınlar diye, mü’minlerin gönüllerine huzur ve mutluluk indirdi. “ Mertebesi yükselerek imanı yücelen kul da, telaş ve endişenin yerini huzur ve güven duygusu alır. Rad 13/28: ” Gönüller ancak Allah’ı anmakla huzur bulur. “ Mutmaînne Nefs sahipleri, cennetle ödüllendirilmiş mutlu kullardır. Hakikate ulaşmış olan bu mertebe de ayaklar kaymaz, ancak daha üst basamaklara çıkabilir.
Büyük veli merhum ElHac Muzaffer OZAK‘ın Zeynel-Ül Kulub adlı risalesinde şöyle diyor: ” Mutmaînne nefse ulaşanlar, artık kendilerinden kurtulmuş ve cennet ehli olmuş has kullar arasına girmiş demektir. Bu sıfat nefsin öyle bir sıfatıdır ki, Allahü Teâlâ’nın lütfu ile kalpleri, ilâhî ışık ile aydınlanır. Allahü Teâlâ’nın sevmediği bütün sıfatları terkeder ve bu nefsin sahipleri, hamd eden ahlâka bürünürler. Nefsi Mutmaîn, mü’minlerin ilimleri ile işleyen ve içten gelen imanları ile olgunlaşan, alimlerin nefs mertebeleridir. ”
İslâm Dünyasına mükemmel bir tefsir kazandıran merhum Elmalı’lı Hamdi YAZIR’ın Mutmaînne Nefs ile ilgili görüşleri de şöyledir: ” Nefsi Mutmaînne, esasen istikrarsız ve muhtaç olan sebepler, müsebbepler silsilesinden geçip bizzat müessir olan Allah’a yükselerek onu tanımak gayesinde karar kılan, vücudunda ve işlerinde O’ndan başkasına eğilmeyen ve Allah’a sadece O’nun için ibadet eden nefs demektir. Bunun manası da Nefsi Emmârenin aldatıcı arzularından Nefsi Levvâmenin kınayışlarından, masiva’ (Allah’tan gayri) ya esaret bağlarından kurtulup hakiki hürriyeti kazanmak kararıdır. ”
Mutmainne Nefs’ine erişenlerin sıfatları nedir? Hangi özellikler bu zatları yüceltmiştir? Tasavvuf ehlinin kabul ettiği sıfatlar genellikle şunlardır: Amel ve ihlâs (amellerde ihlâs üzere bulunma), tevekkül (Allah’ı vekil etme), cömertlik, riyazat (nefsi zora koşma), ibadet, şükür, rıza (razı olma)dır. Ancak Kur’ânı Kerîm; cennete en layık ve Cenâbı Allah’ın en sevgili kulunu, takva sahipleri olarak belirlemiştir. Âli İmrân 3/133: ” Rabbinizden bir bağışlamaya ve genişliği göklerle yer kadar olan cennete doğru yarışır gibi koşuşun. O takva sahipleri için hazırlanmıştır. “ Yine Kur’ânı dinleyelim.
Yunus 10/62-63: ” Biliniz ki, Allah’ın velilerine korku yoktur, onlar üzülmeyecekler de. Onlar iman edipte takvaya ermiş olanlardır. ”
Şu halde takva özelliklerine, takva sıfatlarına sahip olanlar; nefslerini arındırmış, iyi ahlâk sahibi olmuş ve Cenâbı Hakk’ın da sevgisine erişmişlerdir. Yücelmenin birinci şartı olan iman ve iman da kemale erişmek ancak sevgi ile ve sevgiden de ileri aşkla olmaktadır.
Bakara 2/165: ” İman edenlerin Allah’a sevgileri çok şiddetlidir. “
Yücelmenin ikinci şartı olan takva için ise Kur’ân, takvanın özellikleri
ile ilgili olarak yaklaşık on temel ibadet emri vermiştir :
Muhsin olma, sabır-tevekkül, ilim, af edici ve af dileyici olma,
ahde vefa, adalet-dürüstlük ile infak, namaz, zekât ve oruç ibadetlerinde devemlı olmak, bu görevleri içtenlik ve samimiyetle yerine getirmektir. O halde Mutmainne Nefsin sıfatları da anayasamız olan Kur’ânın açıkladığı özelliklerdir. Mutmaînne Nefs sakinleri takva
yaşamına geçmiş mutlu benliklerdir.
İşte bu ilâhî sıfatları üzerinde toplayan kutlu ve mutlu zatlar, Mutmaînne Nefs sahibidir ve cennet de onlar için hazırlanmıştır.
Mutmaînne’nin üst kemal mertebeleri olan Râziyye ve Merdiyye’de aynı özelliklere sahip ancak daha derine inmiş ve daha yücelmiş evliyaullah (veliler) olmuş nefslerdir.
5) RÂZİYYE NEFS
89/28: Dön Rabbine, sen O’ndan… razı olarak
89/30: Gir Cennetime.
Raziyye Nefs; razı olan, memnun olan nefs demektir. Bu yüce makam velilerin mertebesidir. Mutmaînne Nefs de tam bir güven içinde olan kul; kadere ve her türlü oluş sırlarına tam rıza gösterir, herşeyin Allah’tan geldiğinin gerçeği ile felaketleri de mutlulukları da aynı zevk içinde yaşar. Çünkü her oluş; bir gizli sebebin neticesidir, iman etmiş kulun da hayrı ve mutluluğu içindir.
Velilerin mertebelerine yalnız çalışmakla ulaşılamaz. Cenâbı
Allah kulunu isterse bu makama getirir. Şura 42/13:
” … Allah dilediğini kendine seçer… “ Bu mertebeye ulaşanlar bazı ilâhî yeteneklerle donanır ve keramet sahibi olurlar. Keramet, velilerin ilâhî lütuf ile gösterdiği büyük hünerdir. Bir kutsal hadiste şöyle buyrulmaktadır: ” Ben kulumu sevdiğim zaman onun duyan kulağı, gören gözü, tutan eli olurum. “
Elmalı’lı Hamdi Yazır ” Allah’tan razı olarak Rabbine dön…”
hitabı ile ilgili şu açıklamayı getirmiştir: ” Bir kısım müfessirler, bu
hitabın Nefsi Mutmaînne’ye Dünyada her zaman yöneltilmiş olduğunu kabul etmişlerdir. Bu bize daha isabetli ve daha faydalı görünmektedir. Sıkıntı ve sevinç zamanlarında kaza ve kadere güzelce dayanabilmek ve böylece bu sınav ve eğlence aleminin zorluklarını aşmak Nefsi Emmâre ve Levvâme tabiatına uygun olmadığı gibi Nefsi
Mutmaînne doğasına da kolay gelmez. Bu oluş, Nefsi Mutmaînne’nin
kemal mertebeleri olan Raziyye ve Merziyye’nin özelliklerindendir…”
Raziyye nefs’in sıfatları nelerdir? Bu yüce makamda insanî nitelikler yerini ilâhî özelliklere bırakmıştır. Raziyye’nin sıfatları, takva sahibinin özellikleri bahsinde net bir şekilde verilmiştir. Mutmaînne Nefs bölümünde de açıklandığı gibi bu nitelikler; infak, muhsin
olma, ilim, sabır-tevekkül, ahde vefa, adalet-dürüstlük, namaz, zekât v.s.dir. İşte Kur’ânı Kerîm; bu sıfatlara bürünmüş, takva yaşamında ihlâs ile yücelmiş benliklere Allah’ın dostu (veli) demektedir. Veliler için Yûnus 10/64 de şöyle buyrulmuştur: ” Dünya hayatında da ahirette de müjde vardır onlara. Allah’ın kelimeleri değişmez. İşte budur o büyük kurtuluş. “
6) MARZİYYE NEFS
89/28: Dön Rabbine, sen O’ndan O senden razı olarak
89/30: Gir Cennetime.
Marziyye Nefs; razı olan, memnun olan nefs demektir. Rıza mertebesindeki benlik, bütün işlerinde Allah’ın yasalarını içtenlikle ve samimiyetle uygularsa, Cenâbı Allah’ın lütuf ve ihsanı ile Marziyye Makamına yükselir. Kul Yüce Yaratıcı’sından razı olduğu gibi, Cenâbı Allah da kulundan razı olur. Cenâbı Hakk ile kulunun birbirinden memnun olması, o kul için ne büyük bir eriş ve mutluluk kaynağıdır? Kul Allah’ta fani olmuş, irade tekleşmiş, günah-sevap
endişesi kalkmış, ikilik ve farklılık kaybolmuş, Hakk ile kul bütünleşmiştir. Marziyye nefsin velileri; olayları ilâhî ilim ile gören, gizli sebepleri ve ilâhî sırları bilen Yüce Benlik’lerdir.
Marziyye Nefs’in sıfatları nelerdir?
Mutmaînne’nin kemal mertebeleri olan Raziyye ve Marziyye Nefs’lerin özellikleri Kur’ân’ın
açıklamalarına göre Mutmainne’dekinin aynıdır. Ancak Marziyye makamı sahipleri ilim ve kemalde çok daha derine inmiş ve çok daha yücelmiş velilerdir.
Bizim makamımız, bu yüce zatları anlayacak ve anlatacak bir seviyede hiç şüphesiz ki değildir. Ancak Cenâbı Hakk’ın verdiği istidat ve kabiliyet ile muteber kitaplardaki bilgilerle bu gerçekleri içtenlikle yansıtmaya çalışıyoruz.
Rabbim! Kusurlarımdan dolayı af ve mağrifetine sığınırım…
7) KÂMİLE NEFS
Kâmile Nefs; kemale ermiş, kusursuz, tam arınmış nefs demektir. Bu makama Safiyye ve Sâliha Nefs de denir. Kamile Nefs sahipleri, nefsin basamaklarında en üst noktaya oturmuş Büyük Ruh’tur.
Bu mertebe peygamberlerin nefsidir. Kendi varlığı yok olmuş, Cenâbı Hakk ile bütünleşmiştir. Diğer velilerde kısım kısım bulunan özellikleri şahsında birleştirmiştir. Cenâbı Allah tarafından insanlara gönderilen ilâhî bir ışıktır, o her zaman verme ve ihsanda bulunma halindedir.
Cenâbı Hakk’ın ilminden ve kudretinden ihsan etmesi ile gizli sırları öğrenme mutluluğuna erişen kul, Dünya plânındaki makamların en yücesine yükselmiştir. Bilinen ve bilinmeyen alemleri ziyaret edebilir. Cisimlerin moleküllere ayrılıp, enerji dalgası haline dönüştürüldükten sonra, istenilen bir yere giderek orada tekrar yoğunlaşması, şüphesiz ki ilâhî ilim için tabii bir neticedir. Zaman ve mekân sorunu olmadığından, zaman ve mekân ötesine ulaşabilir. ” Ben kulumu sevdiğim zaman onun duyan kulağı, görengözü, tutan eli olurum. “ sözünün sırrına ermiştir.
Kâmile Makamı sahipleri, nefslerinin putunu kırarak, kendi varlık kuşkularını terk etmiştir. Ölümünden kalkacak olan nefs perdesinin arkasını görmüş ve Cenâbı Allah’ın lütfu neticesi Kendisiyle diyaloğa girmiş, ” ölmeden evvel ölün “ hadisindeki gerçeği bu Dünya da iken yaşamıştır.
Büyük veli merhum El-Hac Muzaffer Ozak Risalesinin Kâmile Nefs bölümündeki yazılarının sadeleştirilmişi de şöyledir:
” Mardiyye Nefs’i hakkıyla tekmil buyuranlar, Allahü Teâlâ’nın yardımı ile
bu makamın üstünde bulunan Nefsi Safiye’ye erişirler, Hak ile her zaman görüşürler. Hakk ile söyleşirler, gizli sırları bilirler… Nefsi
Safiyye öyle yüce bir makamdır ki, Hakk Teâlâ’nın meskene ihtiyacı
olmamasına rağmen, Zat’ı ile kulu arasındaki ESRAR MAKAMI
vardır. Bu makamın oluşları ve sıfatları müthiş zevk alınacak bir durum olmakla beraber; ne tarifi, ne özelliklerini söylemek ve ne de
ifade etmek asla mümkün değildir. Tatmayan bilmez, vasıl olan söyleyemez. Zira bu makam KABE-KAVSEYN makamıdır. Bu mertebe, peygamberlerin kutsal nefislerinin makamıdır.
” Ya Rabbi! Keremin ve lütfunla bizleri bu makama vasıl eyle… ”