HADIMÜL FUKARA ABDULLAH BABA
İslam aleminin ve Tasavvuf yolunun müstesna bir ferdi, ilim, irfan, edep, tevazu, ask ve vecd hali ile, İslam'in rahmet kapılarını insanlığa açan Hadım-ül Fukara Nevşehirli Abdullah Gürbüz (KS) Hazretleri 5 Nisan 1933 yılında Nevşehir ilinin Herikli Mahallesinde Dünyaya teşrif etmişlerdir. 4 erkek, 1'i kız, 5 kardeş olan Abdullah Baba (KS) Hazretleri'nin Babasi, Nevşehir eşrafından (Gubbasanoğulları) lakabıyla tanınan Mahmut efendi, muhterem valideleri ise Feride hanımdır.
Abdullah Baba (KS) Hazretlerinin daha çocuk yaşlarda iken, pek çok harikulade halleri ve rüyaları cereyan etmıştır. Emsalleri ile oynamaya ve eğlenmeye iltifat etmeyerek Allah-u Teala Hazretlerine kul olmanın en büyük saadet oldugunu anlamış ve küçük yaşlardan itibaren, Hak'k yolda mücadele etmeye baslamştır. Bunun yanında da elinden geldigi kadar insanlara yardımcı olmaya çalışmıştır.
Uçsuz bucaksız bir feyiz kaynağı olan Abdullah Baba (KS) Hazretleri, henüz 7 yaşlarında iken babasi Mahmut Efendi, Kurşunlu Camii İmamı Saatçi Hafiz Efendiye götürür ve ona Kur-an'i Kerimi öğretmesini söyler. O Camide, hem Kur-an' Kerim ögrenip, hem de Müezzinlik görevini sürdürür. Fatihayı Şerifi her okuduğunda “Bu ümmil kitaptir, bunun sırrına mahzar olalım Ya Rabbi”, diye ağlar, dualar eder.
Abdullah Baba (KS) Hazretleri genç yaşta ticarete atılmış ve henüz 17 yaşında iken muhterem zevceleri, Amine Hanım ile evlenmişlerdir. 3'ü kız, 3'ü erkek, 6 çocukları olmuştur. Fakat, Züleyha ismindeki kızı ve Ebubekir ismindeki oğlu küçük yaşta vefat etmişlerdir.
Bu ikisinden hariç, 1953 yılında büyük kızı Hatice dünyaya gelmıştır. Bundan sonra 7 yıl çocuklari olmamış, 1960 yılında, ikinci çocuğu Hasan dünyaya gelmıştır. 1964 yılında ortanca kızı Aise ve 1966 yılında da küçük oglu Nuh Naci dünyaya gelmıştır.
1953 yılında askere giden Abdullah Baba (KS) Hazretleri 1956 da, askerlik vazifesini tamamlayarak memleketine döndükten sonra, bir yandan ailesinin nafakasını kazanmak ile uğraşırken, asil gayesi olan Allah'a kulluk görevini yerine getirmek için ibadetler yapıyor, aynı zamanda ilim kitaplari okuyordu, bunlar arasinda, Saidi Nursi Hz.lerinin risalei nur külliyatini büyük bir ihlas ve samimiyetle okumaya devam eder.
Aradan bir müddet geçer ve o zamanda Said-i Nursi Bediüzzaman Hazretleri rüyasında ona risalesinin tamam olduğunu ve Kadir-i Tarikatindan bir Mürşid-i Kamile intisap etmesini söyler.
Rüyayı gördügü günün sabahı Şıh Ağa isminde bir zat evlerine gelerek;
- Sen, bugün ne rüya gördün?, diye sorar. Daha sonra Şıh Ağa cebinden bir kağıt çıkarır;
“Abdullah Efendi, bu ders, Abdülkadir Geylani Hz.'lerinin dersidir”, buna iyi çalış, diye nasihat eder.
Bundan sonra, onun verdiği dersi çekmeye baslar, bir yandan da baba mesleği olan deri imalatçılığına devam ederek imal ettiği derileri, civar illere götürüp satar, bu şekilde geçimini sağlardı.
Bir gün Iskilip'e deri satmaya gider ve asıl tasavvuf yolundaki en önemli yolculuğu bu vesile ile başlar. Kendisi, Çorumda ki, Mürşid-i Kamil Haci Mustafa Anaç (KS) Hz.'leri ile görüşüp 1960 yılında gördüğü rüyasını o zata anlatmış ve ondan da Rufai dersi almıştır.
Bu tarihten itibaren Abdullah Baba (KS) Hazretleri bir takım manevi haller yaşamaya başlar ve içindeki yangını söndürecek, kendini Allah ve Resulüne vasil edecek Hak dostu bir Mürşid-i Kamili, Cenab-i Zülcelal Hazretlerinden niyaz eder ve bu yakarisi sonunda rüyasında 1965yılında, Hızır (AS) ve Adem (AS)'in işareti ile Antep de bulunan Kadiri üstadı Muhammed Bilal Nadir (KS) Hazretlerine intisap etmiştir.
Bilal Nadir Hazretlerinin himmet ve feyzi ile kısa zamanda kendisinde büyük manevi değişimler zuhur etmiştir fakat Bilal babanın 1969 yılında vefat etmesinden dolayıi durmayarak, kendisini Hakka vasıl edecek olan Mürşid-i Kamili istiharesinde Hızırr (AS), Ilyas (AS) ve Zekeriya (AS)'in işareti ile, Çorumlu Haci Mustafa Efendi Hazretlerine intisap etmiştir.
Bundan sonra Abdullah Baba (KS) Hazretleri gönlündeki volkanı bir nur seli halinde akıtacak, Ledünni Ilminin anahtarini verecek, gayelerin gayesi olan Allah'a kavuşturacak, O'na teslim edecek zatı bulmuş ve üstadina tam bir teslimiyet göstererek manevi yolda ilerlemeye baslamıştır. Bununla beraber maddi yönden sıkıntılı ve çok meşakkatli günleri olmuş ama bir an dahi Hakk'ın rizasindan ayrılmamıştır.
1971 yılında üstadı ayakkabı alıp satmasını söyler ve bu tarihten itibaren kundura işine başlar. Bir yandan ailesinin geçimi için çalışıyor diger yandan Allah ve Resulüne olan bagliligi, muhabbeti gün geçtikçe artiyordu.
Çorumlu Haci Mustafa Anaç Hazretleri, Abdullah Baba (KS) Hazretlerinde ki cevheri görmüs ve onun vuslata erebilecek kabiliyette birisi oldugunu anlayarak manen onun yetismesi için çalismıştır.
1978 yılına gelindiginde Abdullah Baba (KS) Hazretleri Konya ya Mevlana Celaleddin-i Rumi (KS) Hazretlerini ziyarete geldiklerinde, türbenin hizmetinde bulunan bir zat kendisine iltifat göstererek;
Efendim, bu gece divan burada toplandi. Size manevi görev verilmesi için isaret ettiler. Mevlana hazretleri sizin için çok hos seyler söyledi. Bütün piranlar tasdik ettiler ancak Muhammet Naksibendi hazretleri daha erken oldugunu söyledi ve ileri bir zamana tehir ettiler. Sizinle tanismak istedim, bizlere duaci olun, der.
Yil 1980'e geldiğinde ise Abdullah Baba (KS) Hazretleri rüyasında kırklar divanının toplandigini ve orada bir takim sorular sorup o hali müsahede ettigini görür. Ertesi gün üstadi çorumla Haci Mustafa Efendi Hazretlerine giderek gördügü rüyasini anlatir. O zat da kendisine;
Masaallah, Sübhanallah evladım kırklar divanina girmişsin. Sen hayret makamında görmüşsün. Ibrahim Hakki hazretleri de böyle hayret etmisti de hayret makaminda su dizeyi söylemişti.
Hak serleri hayr eyler
Zannetme ki gayr eyler
Arif ani seyr eyler
Mevla görelim neyler
Neylerse güzel eyler
Ancak gece ve gündüz çalişmamiz lazim, köy köy, kasaba kasaba, kaza kaza dolasip, Allah'i unutan bu millete, Allah'i sevdirmeyi ona kul olmayi ögretmeliyiz, der.
1982 yılında üstadinin isareti ile itikafa girmis, Nefsin yedi makamini aşarak Seyri sülûkunu tamamlamıştır. Artik Abdullah Baba (KS) Hazretleri, denizlerin kendisine aktığı bir umman olur.
Yasadiklari dönemde, insin ve cinnin en hayirlisi ve en sereflisi olan Mürsid-i Kamil zatlar, Hakk'a arz olunduktan sonra yer ehli, gök ehli, bütün alemler bu zatlari tanirlar. Onlar için;
Peygamber Efendimiz (s.a.v) söyle buyurmuslardir:
- Allah bir kulunu sevdigi zaman Cebrail'e (a.s.) ;
- Ben onu seviyorum . Sende sev der.
Cebrail'de o kulu sever. Gök halki arasinda Allah ( c.c ) filan kulu seviyor sizde seviniz diye haber verir. Onlarda onu severler, sonrada yer yüzünde müminlerin kalbine onun sevgisi yerleştirilir .”(R.Salihin C:2/S:327)
Allah'u Teala Hazretleri onlar hürmetine yagmur verir, onlarin hürmetine zor isler kolay olur. Onlarin dualari ret olunmaz. Çünkü, onlar halkin içinde Hak ile bir olmuşlar, Cenab-i Zülcelal Hazretlerinin zatinda degil, sifatlarinda fani olmuşlardir. O zatlar için hiçbir zorluk yoktur. Onlar, yeryüzünde ki seçilmislerin seçilmisidir. Onlar, Allah-u Teala Hazretleri tarafindan hem bu dünya da, hem ahiret de müjdelenmislerdir .
Itikaftan çiktiktan sonra, Çorum'a Üstadinin yanina Nevşehirlilerle beraber gider ve Çorumlu Haci Mustafa Efendi Hazretleri orada bulunan cemaata;
-“Oğlum Abdullah ile bu fakirin şekline suretine, şeytan giremez, rüyada kendisini görürseniz sahihtir.” der.
Yine 1982 yılında üstadımiz Abdullah Baba (KS) Hazretleri bir rüya görür rüyasında;
Büyük bir caminin içerisinde, bütün peygamberlerin, sahabelerin ve piranların ve evliyanın olduğu halde kendisine vaaz etmesi söylenir ve o mübarek topluluğa sohbet etme şerefine nail olur. Bu haleti ruhiye içerisinde uyandıktan sonra ertesi gün üstadının yanına giderek yaşadığı hadiseyi anlatır. Çorumlu Haci Mustafa Hz.leri;
Maşallah evladım, zaten Bilal Nadiri hazretleri, sana çok teveccüh etmiş, çok sevmiş. Nakib-i Nukaba makamina kadar getirmis, bundan sonra her yere ders verebilirsin, çavus, nakib yapabilirsin. Üç tane hilafet yazdim, piranlar mühürledi, ama Rasulullah Efendimiz mühürlemedi. Insallah ölmeden önce açıklayacağım, bir bayram yapacağız der.
Abdullah Baba (KS) Hazretleri ise;
Aman efendim bir sey istemiyorum, “Ilahi Ente Maksudi ve Rizake Matlubi Ya Hazreti Allah” der.
Çorumlu Hacı Mustafa Efendi Hazretleri kısa bir süre sonra Nevşehir'e ziyarete geldiginde, orada bulunan talebelerine Nevşehir den bir güneş doğacak bütün cihanı aydınlatacak, diye söyler.
Bu arada Abdullah Baba (KS) Hazretleri adım adım maksadina doğru ilerliyor, insanlari Hak yola davet ediyordu.
1984 yılı içerisinde mana aleminde kendisinin, Peygamberlerin, piranların, mezhep imamlarının ve büyük bir cemaatin Cuma Namazı kılmak için toplandiklarini müşahede eder ve yine orada kendisine vaaz etmesi telkin edilir ve orada vaaz eder.
Ertesi gün Çorum'a üstadının yanina gider ve rüyasini anlatir.
- “Masaallah! Evladım, sen irşat ile vazifelendirileceksin! Böylece insanlara Hakk 'ı anlatıp onları doğru yola getireceksin” buyurur.
Çorumlu Haci Mustafa Efendi Hazretleri sağlığında emanetleri teslim edecek bir Mürşid-i Kamil yetiştirmenin şevk ve muhabbeti ile Muharrem ayında, 29 Eylül 1984 tarihinde, kendi fakirhanesinde, Abdullah Baba (KS). Hz.'leri ile birlikte Nevşehir den gelen bir grup ihvanin oldugu zikir halakasinda, çok sevdigi Rabbisine kavusmustur.
Abdullah Baba (KS) Hz.'leri, üstadinin vefatindan sonra insanlara vaaz ve nasihatlarda bulunarak her dem Hakk'in rizasini gözetmıştır. Üstadinin vefatindan 1 yil sonra 1985 yılınin 20 Şubat'ında bir rüya görür.
Rüyasında;
Rasulullah (SAV), evliyaullah ve 12 Piran hazretlerinin bulunduğu bir mecliste Abdul Kadir Geylani Hz.'leri bir beyaz kağıt uzatır ve;
Bu senin irşat icazetindir, der.
Efendi Hazretleri;
Efendim ben ümmiyim, vazife istemiyorum. Derviş olayım, bana kafidir der. 3 defa bu teklif kendisine yapilir. Efendi Hazretleri reddeder. O esnada Mevlana (KS) Hazretleri de;
“Evladım, herkes ben şeyh olayım, Mürşid-i Kamil olayım diye ağlayıp sizlanirken, sana teklif edildiği halde, sen reddediyorsun” diye söyler.
Bunun üzerine Abdullah Baba (KS) Hazretleri;
“Bu çok mesuliyetli, veballi bir vazifedir. Ben ümmiyim. Üstelik piranlardan vazife alanların helak olduklarını çok gördük”. Eğer bana Rasulullah (SAV) efendimiz vazife verirse, bende bunu kabul ederim, buyururlar. Böyle söyleyince, Rasulullah (SAV) efendimiz memnun olur ve tebessüm ederek;
Evladım Abdullah, senin istediğin 5 Nisan da verilecek, buyurur.
Nihayet 5 Nisan 1985 mübarek Cuma gecesi Efendi Hazretleri ümmeti Muhammedi irşat ile vazifeye getirildiği günü mana aleminde seyreder.
O gece Çorum da, bütün geçmis Peygamberler (AS) bir yerde, piranlar bir yerde, mezhep sahipleri bir yerde, velhasil herkes intizamla yerlerinde toplu bir halde iken Rasulullah (SAV) efendimiz, mübarek parmagindaki mührü önünde duran süslü bir icazete basar. Sari renkli bir mühür daha alarak ayni kagida tekrar basar ve ardindan mübarek agzindan su kelimeler dökülür;
“Bunu mu istiyordun, evladım Abdullah?”.
Iste bu esnada Efendi Hazretlerinde bir takim haller meydana gelir ve kendisine talebe olacak insanların hepsini gösterirler. Efendi Hazretleri sayısını ancak Allah'in bildiği, kendisine talebe olacak bu topluluğu görünce;
Ya Rasulallah! Bu insanlara nasıl yetişeyim ve nerede bulayım der.
Rasulullah (SAV) Hazretleri de;
Bazen onlar senin ayağına, bazen de sen onların ayağına gideceksin. Hakkı ve sabrı tavsiye et. Kalpler Allah'in elindedir, bundan sonra ismin Hadım-ül Fukara dir, evladım, buyururlar.
Abdullah Baba (KS) Hazretleri 1985 yılında irşat vazifesine baslayarak Yurtiçinden ve Yurtdisindan binlerce talebesine Allah ve Resulünün sevgisini asilamaya ve bu gaye ile hayatlarini sürdürmeleri için önlerinde her zaman isik olmuştur.
O tarihten itibaren memleketinden ziyade Yurtiçi ve Yurtdışı seyahatlerinde bulunarak gittiği her beldede insanlara vaaz ve nasihat ederdi. Mübarek zatın pek çok kerametlerini bizatihi gören insan sayisi oldukça fazladir. Sohbetlerinde her zaman Allah ve Resulünün söylediklerini düstur edinmemizi ve hayatimizi bu ölçüde yaşamamızıi öğütlerdi. Alim, ilim adami ve çesitli meslek gruplarindan feyiz ve sohbetinden istifade eden pek çok kişi var idi.
Kendisi aynı zamanda Mevlevi üstadi olup Mevlana ve Şems Hazretlerinin çağlar üstü açtiklari ask ve muhabbet yolunun mürebbisi ve önderi idi. Gerek Yurtiçinde ve gerekse yurtdisinda sema gösterileri tertip ederek insanlara;
‘‘Gel, gel yine de gel, bin kere tövbe sisesini kirsan da yine gel. Bu dergah ümitsizlik dergahi degildir'' sözü ile kucak açmis, sefkat ve merhamet ile yaklasmıştır. Alemlerin efendisi Hz. Mumammed Mustafa (SAV)'in her hal ve hareketini hayatinin her zerresinde tatbik ederek, Ümmet-i Muhammed'e isik tutmustur.
Büyük mürsidin, ilim ve irfan nesri, güzel aleme kavusmasina sebep olan hastaligina kadar devam etmis, 19 yil irşat seccadesinde oturmuşlardir.
Sureti ve sireti seriati mudahharaya ve sünnet-i seniyyeye uygun, güzel tabiatli, zahit, cömertligi ve elinin açikligi herkese samil, kutsi nefesleri ve açik kerametleri ile taninmis kamil bir mürsit idiler.
Vefatlarina sebep olan hastaligina 15 gün kala talebelerine haber göndererek, kendisinin Hakk yolcusu oldugunu ve görmek isteyenleri kabul edeceğini duyurmus ve binlerce insan onu son kez dünya gözü ile görmek ve helallasmak için Nevşehir'e gelmislerdir.
Nihayet (Külli nefsin zaikatül mevt) ayeti celilesi fehvasinca, fena diyarindan beka diyarina, 2004 Muharrem ayinin 23.günü Pazar sabahi sayılı nefeslerini ikmal ederek, hayati boyunca hasreti ile yanip tutustugu Rasuller Rasulüne kavustu. Vefat haberi duyulunca sanki yer yerinden oynadi, binlerce insan o büyük mürsidin cenazesine katilmak ve salina dokunmak için bir birleri ile yaristi.
Daha sonra Nevşehir Kursunlu Camiine eller üzerinde gelen mübarek naasi, ögle namazına müteakip kilinan Cenaze Namazindan sonra tekrar eller üzerinde ve Tevhid-i SŞerifler okuyarak, cemaati kübra halinde Kaldirim Mezarlığında o büyük mürşidi ebedi aleme uğurladılar. (Kaddesallahü Esrarehül Âliye)
Allah-u Teala Hazretleri, o mübarek zati rahmeti ile kusatsin, sevenlerinin üzerinde himmet ve feyzini daim kilsin.
Ilel Cenneti Ebeda.....
--------------------------------------------------------------------------------
Hikmetli Sözlerinden
- Dikkat ediniz! Kişi güneşe yüzünü döndü mü, gölgesi arkasında kalır. Artik o nereye giderse gitsin, gölgesi hep peşinden gelir. Lakin kişi güneşe arkasını dönerse gölgesi hep önünde kalır. Ne kadar ugraşsa da gölgesini yakalayamaz. Işte bunun gibi, insan, Allah'a yüzünü dönerse, mal-mülk, aile ve çoluk çocuğu aynı gölgesi gibi onun peşinden koşar. Fakat kişi Allah'a arkasını dönerse o kişi mal ve iyalim peşinden ne kadar koşarsa koşsun, gölgesini tutamayacağı gibi onlara nail de olamaz.
- Zikrullah bir nurdur. Onu sönmekten koruyan cam fanus ise sohbet ve ilimdir. Eğer ilminizi geliştirmezseniz, iki ayaklı bir şeytan nurunuzu üfleyip söndürür.İyiliğe iyiliği, HER adam yapar, İyiliğe kötülüğü, SER adam yapar, Kötülüğe iyiliği, ER adam yapar.Bir ev kurulmuyor; Başlanmayınca, Bir kimse veli olmaz;Taşlanmayınca, Bir kul murada ermez; Sabretmeyince.
- Bir kişi vardır, soru sormak istediğinde sorusunun cevabını alır. Bir kişi vardır, soru sorarak öğretmek ister, oda sorup öğrenir. Bir kişi vardır, mahcup etmek için sorar mahcup olur.Insan dünyada şunlar üzere imtihan edilir: Illet, Gillet, Zillet
- Kişinin sevdiğini görmesi lazım, Seyhini seven şeyhini görmeli, Pirini seven pirini görmeli, Peygamberini seven peygamberini görmeli, Kur'an-i seven Kur'an-i görmeli.
- Allah'in Kapısını çalalım, Allah'tan başka gidecek kapı yok.
- Namaza gevşek davranmayın, Devamlı abdest tazeleyin, Namaz Vuslattir Allah'i sevmeye yönelmeye,kavusmaya en yakın namazdir.
- Nefse Gösterecegiz; Allah'in yolunu,Kur'an-in yolunu,Seytanin ve nefsin yolunu
- Kim Allah'i Zikredese,Kim Allah'i severse,Allah Onu sever.
- Nasil Bal Arisi bal yaparsa, Eşek Arisi da vazifesini yapacak, Eşek Arisi hem bal arisini sokar,hem balını yer, Hem de Insani sokar
- Kötülüğe Geldi mi Pek Çok, Iyiliğe Geldi mi Engel çok!İhlas yaptığın bir iyilige karsilik beklememektir.Siz Insanlara Iyilik yapin, Allah bilir
- Allah'ı sevmenin Alameti Emirlerini Tutmak, Peygamberi Sevmenin Alameti Hüsnü Ahlak!Zulmeden Insan Hem dünyada hem de Ahirette pisman Olur!
- Aklim Allah,Fikrim Allah,Daim Allah,Illallah
- Dert Çekmeden Bal Yenmez
- Bugün Insanlarin bozulmasi Peygamber nurunun azligindan degil, Insanlarin sünnete uymamasindandir.
- Hayvanlar Dahil, Herkes Kur'an-i anlar kendince
- Allah'in Kapisinda Veziri yok,Herhangi bir yere gittiğimiz zaman,hemen adamları karsilar,randevu alin,su saatte gelin der,ama;Allah'in kapisinda veziri yok
- Camileri süsleyen cemaatlerdir;Bülbül olmayinca kafes neye yarar, altindan bile olsa
- Müslüman baskasinin ayibini görmez,örter
- Hiç kimseyi Incitmeyin,Incinin, Size ne derlerse desinler ‘‘EYVALLAH''deyin
- Allah'i Sevmek Imandan Peygamberi sevmek Islam'dan Eşini sevmek Nefis'ten Çocugunu sevmek sefkat ve merhametten
- Allah'i Zikrettiginizde Hem Kalbiniz,Hem diliniz güzel olur Dil Kalbin Tezgahtari,Kalpte ne varsa dil onu söyler.
- Allah'i Sevelim, Allah'i da sevdirelim Muhammedi sevelim,Muhammedi de sevdirelim Yolumuzu Sevelim,Yolumuzu da Sevdirelim
- Huzur Ancak Zikir ile Olur
- Her şeyin başı AŞK,AŞK,AŞK!
- Aşk Olsun, Aşkınız Nur Olsun, Allah Cümlenizden Razı Olsun.
- Ihlas Olsa,Aşk Olmasa Amel olsa Aşk Olmasa, Kur'an olsa Aşk Olmasa Alim olsa, Aşk Olmasa Müderris olsa, Aşk Olmasa bir ise yaramaz
- Muhammedi Seven Muhammed'den Bahseder, Zikri Seven Zikirden Bahseder, Allah'ı Seven Allah'tan Bahseder, Evliya'yı Seven Evliyadan Bahseder, Ama diğer nar ehline geldi mi Hiç dokunmaz.
- Kalplerimiz ‘‘Nazargahi Ilahidir.
- Nefsimiz Firavundan'da, Nefsimiz Ebu Cehilden'de kötü, Allah'i sevmenin yolu Nefsani Fitratı bilmek ve onu önlemektir.
- Kalbiniz Nurlanmazsa;Ne Hakkı,ne Batili ayiramazsiniz.
- Ruhu Sultanlastirmak Lazim Ruha Yön Vermek Lazim Ruhu Olgunlastirmak Lazim Ruhu Egitmek Lazim.
- Aşık Abdullah Sararıp Solma, Gelen Mevla'dan Başkasından bulma, Sevdiğin bir yere çok gidip gelme, Kesilir Muhabbet,Itibar Olmaz
- Kardeşim ben seni kalben çok seviyorum deyin. Çünkü; O'nun Kalbine senin sevgin girer.
- Resulullah'i Göremezsiniz;Kocaniza itaat edin ,Gine Göremezsiniz,Incittiklerinizle Barisin Gine Göremezseniz,Cömertlik,Yapın
- Herkes Gül, Ben Yonca,Herkes Evliya,Ben Onlarin Hizmetçisiyim
- Fakirleri Sevelim, Fakirlere Yardim Edelim, Kırık kalplerdedir,Allah'in sevgisi Nazari